[Shannon Troxler tarafından konuk yazı]
Bu kış, yılı yurt dışında İspanya'da geçiren kızımız Aviva'yı ziyaret etme şansımız oldu. Aile gezilerimizde her zaman küçük pochade kutumu ve yağlı boyalarımı yanıma alırım. Kocam ve kızım müzeleri ziyaret edip turistik yerleri gezerken ben de bir kapı eşiğine tünemiş çılgınca resim yapıyorum. Bu sefer bunu "gerçek" bir aile gezisi yapmaya karar verdim ve yanıma sadece eskiz defterimi ve suluboyalarımı aldım. Bir gün Madrid'de eskiz yapıyordum ve yoldan geçen biri bana "kent eskizcisi" olup olmadığımı sordu. Bu terimi daha önce hiç duymamıştım ama eskiz yaptığıma ve bir şehirde olduğuma göre bir kent eskizcisi olmalıyım diye düşündüm! Eve döndüğümde biraz araştırma yaptım ve hareket hakkında daha fazla şey keşfettim.
Yukarıda, Avrupa'nın en eski yerleşim yeri olan Cadiz şehri görülüyor. Atlantik üzerinden Afrika'ya bakan bir liman kenti. Portakal ağaçlarıyla dolu çürümüş sokaklarına aşık oldum.
Sevilla'da güneş ışığında öğle yemeği.
Alhambra'nın kemerleri inanılmazdı. Onları çizmek için bir ömür harcayabilirim. Biz çizerken meraklı kediler toplanıp ilerleyişimizi izliyordu.
Granada'da gitaristlerin serenat yaptığı bir başka kafe.
Granada'nın dar ve dolambaçlı sokakları.
Bir Pazar sabahı kasabaya bakarak çizim yapmak için bir tepeye çıktık. Ben çizerken bir çift Endülüs atı yeleleri ve kuyruklarıyla dörtnala geçip gitti.
Airbnb'mizin çatısından gün doğumu. Kruvasan, kahve ve manzara; bundan daha iyisi olamaz.
Büyüleyici Ronda şehri. Suluboya ve çizimle ilgili en iyi şey, bir kafede öğle yemeğinin bir çizimi (ya da iki ya da üç) bitirmek için mükemmel bir süre olmasıdır.
Tam zamanlı bir sanatçı olan Shannon Troxler'ın Wilson, Wyoming'de bir stüdyosu var. Arka bahçesinde çizebileceği çok sayıda geyik, elk ve çakal var ama pek fazla şehir manzarası yok. Fırsat buldukça soğuk kış günlerinden kaçıp Meksika ya da Avrupa'ya giderek eskiz ve resim yapıyor. Çalışmalarının daha fazlası şu adreste görülebilir shannontroxler.com.